HAYVANCILIĞIN DEVAMI OLAN, DERİ SANAYİNDE DE İZLENEBİLİRLİK KAÇINILMAZ
Hemen hemen ayda bir, iki kez medyada gündeme gelen zehirli ve kanserojen ayakkabılar başta olmak üzere çeşitli deri ürünlerinin tüketiciye verdiği zararları konuşur olduk. Ancak bu olaylar sanki benim başıma gelmez diye önemsemediğimiz durumlar beklemediğiniz bir anda en yakınınızı yakalayabilmektedir.
Sadece ayakkabıyla sınırlı olmayan ve çok detayı olan bu konunun diğer yönlerine baktığımızda uzak doğudan ithal edilen deri ve deri ürünleri ile deri benzeri ürünlerin bazılarında insan sağlığını tehdit edecek boyaların, vb. kimyasalların imalat sırasında kullanılabilindiğini düşünmekten geçemeyiz. Deri ve deri ürünleri imalatı sanayi; tabaklama ve deri işleme, saraciye ürünleri, deri giyim eşyası, kürkten eşya ve ayakkabı sektörüne kadar geniş bir üretim alanında faaliyet gösterdiği bilinmektedir. Sanayi çoğunlukla el emeğine dayanan ancak uzmanlık ve tecrübe gerektiren bir yapıdadır. Ayakkabı, çanta, giyim, mobilya, otomotiv, iç döşeme vb. yumuşak deriden yapılmış okul ürünleri ile oyuncakları da içeren çok geniş bir yelpazenin etki alanına aldığını sayabilmekteyiz.
İSO’nın Şubat 2015 tarihli ve 2015/7 sayılı sektör raporunda belirtildiği üzere; ham deri üretimi ve işleme faaliyetleri 1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren gelişen ülkelere kaymaya başlamış olup bu eğilim yeni aşamaları ile sürmektedir. Çin, Hindistan ve Pakistan geleneksel üreticilerin önünde yeni rakip üreticiler haline gelmiştir.
Özellikle uzak doğudan ithal edilen ürünlerin tamamı insan sağlığını olumsuz etkileyeceğinden bahsetmemiz mümkün değildir. Konuyla ilgili bakanlıkların görevli birimlerince ithal edilen bu tür ürünlerin yurt içine kabulünden önce ve ayrıca zaman zaman satış noktalarından örnekleme metoduyla alınan deri ürünleri ile yerli imalat ürünlerin de analiz sonuçları kamu oyu ile paylaşıldığı hepimiz tarafından bilinmektedir. Sonuçları değerlendirdiğimizde dikkat çekecek oranlarda olumsuz rapor edilen ürünleri tüketiciye ulaşmasının söz konusu olması biz tüketicileri tedirgin etmekte ve bu ürünlerin hangisini almasını gerektiğini ve nasıl kontrol edeceğini bilmemektedir.
Deri ürünleri için bazı kuruluşların tüketiciye yönelik, özel uyarı etiketleme gibi güven verme çalışmalarının yapıldığı medyada yer alması yeterli olmamaktadır. Tüketici beklentisi, sistemin devlet otoritesi olarak tek bir merkezden yerli ve ithal ürünlerin tamamına uygulanması neticesinde tam olarak karşılanmış olacaktır.
Deri, hayvan kökenli bir ürün olduğundan imalatçıya veya kullanıcıya hastalık bulaştırma riskinin bulunduğu unutulmamalıdır. Ayrıca mezbahane dışında kesilen ve Veteriner Hekim kontrolü yapılmadan sağlıksız bir ortamda derileri toplanan hayvanlardan elde edilenlerde değerlendirmek için tabaklama işlemi esnasında özellikle çalışanların enfeksiyon kapma ihtimalinin de her zaman olabileceği düşünülmektedir. Bunlardan en önemlileri Aspergillus niger ve Penicillus glaucum gibi mantarlar, tetanoz, şarbon, brucella ve leptospira’yı örnek olarak verebiliriz.
Tabaklama işlemlerinde kullanılan bazı kimyasallardan, kullanım miktarlarına dikkat edilmeden uygulananlardan ve imalat gereklerinin yerine getirmeden hazırlanan ürünlerinde kimyasal tehlikeleriyle birlikte tüketiciye ulaşabileceği değerlendirilmelidir. Ayrıca kayıt dışı ekonomiyi tercih eden merdiven altı olarak tanımladığımız sözde üreticilerin imal ettikleri sağlıksız ürünlerin kontrolünün tam olarak sağlanamadan tüketiciyle buluşması ihtimalide göz ardı edilmemeli ve vahim sonuçlar doğurabileceği unutulmamalıdır.
Ayrıca, İSO’nın Şubat 2015 tarihli ve 2015/7 sayılı sektör raporunda Hayvan varlığının arttırılması için hayvancılığın desteklenmesi, deriye et ve süt kadar önem verilmesi, mezbahaların kayıt içine alınması, derinin elde edilmesi taşıması ve depolanmasında standartlara uyulması, Doğal deri ile suni deri ayrımına ilişkin tüketici bilincinin arttırılması, Kayıt dışılık ile mücadelede derinin elde edilmesi (mezbahalar) aşamasından başlayarak kayıt dışı denetimlerin arttırılması, caydırıcı önlemler alınması, işgücü üzerindeki yükler azaltılarak kayıt dışılığın azaltılması, taklitçilik ile mücadelede fikri mülkiyet hakları düzenlemelerindeki uygulamaların etkinleştirilmesi bildirilmekte,
Tehdit, olarak da; Hammadde ve girdi tedarikinde deri ve ürünleri sanayinde yerli ham deri arz kaynağının azalması, dünyadan ham deri tedarikinin zorlaşması, ayakkabı sanayi için yerli yan sanayinin gelişimini sınırlayan ucuz-kalitesiz ithal girdiler şeklinde özetlenmektedir.
Tüketicilerin sağlıklı ürün edinmeleri için her fırsatta başta gıda olmak üzere dile getirdiğim “Güvenlikli İzlenebilirlik” sisteminin ilaçlarda, alkollü içkilerde ve de sigarada olduğu gibi deri ürünleri içinde mutlaka uygulanmasının gereği gündeme getirilmelidir.
Hayvan kökenli olan ve çok çeşitlilikte ürünlerde kullanılan derinin hayvanların kesim öncesi sağlık kontrolleri bazlı ve kulak küpelerinde belirtilen kayıt numaraları başlangıç kabul edilerek, sanayide işlenmesi ile birlikte ithal edilen ürünlerinde izlenebilirlik bilgi kapsamı içine dahil edilmelidir. Piyasada, kesinlikle kayıt dışı ürün kalmaması için güvenlikli izlenebilirlik etiketleme sisteminin dericilik sanayinde de kullanılmasının zamanının geldiğini ve hatta geç kaldığımızı kamu takdirine sunuyor ve ilgili bürokrasiye hatırlatmak istiyorum.
Dr. Can DEMİR
Veteriner Hekim
TÜSODER Gıda Kom. Bşk.